6 Mayıs 2008 Salı

Nasıl Arıcı oldum ? ( 2 )

Dün arıcıklarla ilk tanışmamı anlatmıştım.
Bugün Rize-Ardeşen-Büyükmahalle de geçen arılarla ilgili anılarımı anlatmak istiyorum.

1979 yılında Rize-Çayeli-Yanıkdağ köyüne, bir müddet sonra da Ardeşen -Yukarıdurak-(Zıgem)Büyük
Mahalle köyüne öğretmen olarak atanmıştım. Zaten benim kaderime arıcılık Yanıkdağ Köyünde yazılmıştı(!) Çünkü okul müdürümüzün soyadı da Arıcı idi.
Neyse Ardeşende Osman Hoca köyün yerli öğretmeni ve okul müdürümüz idi. Durmuş Öğretmen , Arif Öğretmen ve ben üçümüz okul lojmanında üç sene kadar kalmıştık.
Okul müdürümüz Osman Hocanın kovanları vardı. Osman Hoca her sene Nisan,Mayıs aylarında
kocaman ıhlamur kütüklerinden büyük bir ustalıkla kütük kovanlar yapardı. Her akşam üstü bu
kovan yapma işi periyodik olarak devam aderdi. Osman Hoca her arıcının olması gerektiği gibi
yetenekli bir marangozdu.Evinin altında küçük bir odada atölyesi bile vardı. Zaten oralarda herkes boş zamanlarında bir işle uğraşır. Karadeniz insanı yeteneklidir, çalışkandır. Zaten doğası gereği öyle olması gerekiyor.
Neyse devam edelim. Osman Hocamız kovanların yapımı bitince bizi çağırırdı. Bizler de kocaman urganı,kovanları alıp ulu kestane ve ıhlamur ağaçlarına asmaya giderdik. Osman Hocamız o ulu ıhlamur ağaçlarına çıkar, biz de yerden kovanı urgana takar, sonra ipi büyük bir iştah ve muhabbetle çekerdik. Böylece boş ıhlamur ağacından imal edilmiş kovanları merasına yerleştirmiş olurduk. Bu kovan asma maceramız çok hoşumuza giderdi.
Osman Hocamız gündüzleri okul bahçesinden kovanları dürbünle izler, ogul girip girmediğini kontrol ederdi. Dürünle biz de bakardık .Elektriğin,televizyonun,telefonun ,yolun arabanın ve birçok şeyin olmadığı o yıllarda hoş bir eğlence imiş bizim o işler diye düşünüyorum şimdi. Köyde her arıcının öyle küçük yada büyük bir dürbünü vardı zaten.
Derken yaz tatili başlar,bizler de memleketlerimize giderdik. Sonra okullar açılıp okulumuza döndüğümüz zaman kovanlar açılıp balları alınmış olurdu. Osman Hocamız da bizlere tabak tabak bal verirdi. Evine misafirliğe filan gittiğimizde bize bal ikram ederdi.
Ben gene kestane balını ilk defa oralarda , o zamanlar tattım.Ama Okul Müdürü Osman Hocamız bu baldan fazla yemememiz gerektiğini, fazla kestane balının zehirli olabileceğini söyler, bizi tehlikelere karşı korurdu. Sağolsun. Varolsun.
Oralarda arıcılık işlerinin hala böyle devam ettiğini zannediyorum.

(Devam edeceğiz)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder